MAYIS - HAZİRAN 2011 / SAYI 26 41 Ben de gerek makalelerimde, gerek yazışmalarımda bu tanımı kullanmayı doğru buluyorum” diyor. Yat Tasarımı Bölümü’nün okuması kolay bir bölüm olmadığını söyleyen Göksel, “Çünkü gemi mühendisliği disiplini ile tasarım disiplinlerinin ara kesitinde yer alıyor. Ancak bu bölümün beklentisi, mühendislik problemlerini çözmesi değil, tasarım problemlerini çözmesi. Bu bölümde sınırlı ölçüde mühendislik bilgisi vererek, bir deniz aracının mimari tasarımını gerçekleştirebilecek tasarımcılar yetiştireceğiz” şeklinde konuşuyor. Yrd. Doç. Dr. Mehmet Aziz Göksel, bölümün kuruluş hikayesini de şu sözlerle anlatıyor: “2006 yılında Mimar Sinan Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nde doktoramı yaparken yazdığım doktora tezimin konusu Yat Tasarımı adıyla bir disiplin olduğunun savunmasıydı. Bu konu, yaklaşık son 15-20 yıldır tartışılan bir argümanın bilimsel bir düzleme aktarılmasıydı. Yat tasarımı bugüne kadar gemi inşaatı ve makineleri mühendisliği disiplininin içinde olgunlaşmıştı ve terminolojik olarak bir deniz aracının mimari tasarımından sorumlu kişi, gemi mühendisi olmaktaydı. Yani bir deniz aracının mimari tasarımcısı ve mühendisi aynı kişiydi. Bu bir çıkmazdı ve mühendislerle tasarımcılar, tabiri caizse birbirlerini yemekteydiler. Böyle bir disiplin kurulsun-kurulmasın tartışması vardı ve disiplinler arasındaki iktidar savaşı yüzünden bu problem bir türlü bilimsel bir çerçevede ele alınamıyordu. Fakat hali hazırda bütün tersanelerde yatların mimari tasarımını yapan kişiler, daha çok mimarlık disiplininden gelen kimselerdi. Mimarlık, İç Mimarlık ya da Endüstriyel Tasarım okumuş kişiler, gemi mühendisliği biliminden devşirdiği bilgilerle o deniz aracının mimari tasarımını yapıyordu. Piyasada işler böyle şekillenmekteydi. Halbuki piyasa kar amaçlı bir yapıya göre şekillenmiş bir döngüdür. Piyasanın bilimsel bilgileri sistematize etme, kullanıma sokma gibi bir sorumluluğu ve işlevi yoktur. Bilimsel bilgi üniversitede işlenir, kullanılır ve bir eğitim sistemi şekline sokulur. Kar amacına odaklanmış piyasa bunu yapamaz. Biz de üniversite bunu hakkıyla yapar dedik ve bu tezi savunduk.” “Gemi mühendisleri de tasarımcılar da konuyla ilgili, birbirlerinin disiplinini tanımıyorlardı. Ben, bu iki disiplinin de içinde hem piyasada hem de akademik ortamda bulunduğumdan, birbirlerinin eksik yanlarını görebildim ve bu tezi ortaya koyabildim. Aslında benim yaptığım şey, hazır bir tartışmayı formüle etmek, problemleri ortaya koymak ve ona bir çözüm önermekti.” “Tezin jürisinde hem gemi mühendisi, hem mimar ve endüstri ürünleri tasarımcısı, hem de iç mimar hocalarımız vardı. Özellikle farklı disiplinden insanların bir araya gelmesine dikkat ettim. Tez geçti ve bundan sonra geriye bu disiplini kurmak kaldı.” Gemi mühendisliği camiasının desteği olmasaydı bu bölümü kuramazdık “Devlet üniversiteleriyle de vakıf üniversiteleriyle de görüştüm. Hatta Deniz Kuvvetleri’nde subay olarak askerliğimi yaparken Deniz Harp Okulu ile de görüştüm. Sonuçta Maltepe Üniversitesi’nde karar verdik. O zamanki dekanımız Prof. Dr. Aydın Esen hocamın da çok büyük destekleri oldu. Yaklaşık 1,5 sene süren çalışmaların ardından YÖK’e de kabul ettirerek geçen sene öğrenci almaya başladık. Bölümümüzün kuruluşunda YTÜ Gemi Mühendisliği’nin, Harbiye Gemi Mühendisliği’nin de çok desteğini aldık. GESAD’ın, Denizcilik Müsteşarlığı’nın ve YÖK’ün de çok desteği oldu. Ama özellikle gemi mühendisliği camiasından hem üniversite kanadının hem de piyasanın desteği olmasaydı bu bölümü kuramazdık.” Yurtdışından da başvurular geliyor “Başlarda böyle bir bölümün olamayacağı, sonrasında da öğrenci gelmeyeceği gibi itirazlar oldu. Bugün sadece Türkiye’den değil, Kanada’dan, Fransa’dan öğrencilerden mailler telefonlar alıyoruz. Türkiye’nin en prestijli liselerinden öğrenciler arıyor, hatta buraya geliyor ve bu bölümde okumak istediklerini söylüyorlar.”
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=