Boat Builder Türkiye 28. Sayı (Eylül-Ekim 2011)

58 EYLÜL - EKİM 2011 / SAYI 28 MAKALE özellikleriyle Cam Takviyeli Plastikler (CTP), deniz araçlarında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. CTP üretim sürecinde, fazla miktarda gerek yarı ürün olarak, gerekse fire niteliğinde atık ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, CTP atıkları, polimerler ile cam liflerinin bileşiminden oluşan bir katı atık cinsi olup çoğunlukla toprağa gömme yöntemiyle ortadan kaldırılmaktadır ki bu yöntem ciddi çevresel zararlara yol açmaktadır. Neşer ve arkadaşlarının yaptıkları “tekne üretimi kaynaklı cam takviyeli polyester atıkların asfalt betonu kaplamalarında geri dönüşümü” (2010) çalışmasında, ince toz halindeki atık e-cam ile güçlendirilmiş polyester kompozit tekne malzemesini yol asfaltını iyileştirmek amacıyla katkı olarak kullanılmışlardır ve sonuç olarak yapılan işlemin bu atıkların geri dönüşümü için başvurulacak uygun bir yol olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Tekne yapımcılığının en eski malzemesi olan ahşap; özellikle modern yapım yöntemleriyle diğer malzemelere göre uzun ömür, hafiflik gibi avantajlara sahiptir. Modern ahşap yapım yöntemleriyle üretilen tekneler fiberglas güçlendirilmiş plastik teknelerin avantajlarına sahip ancak CTP malzemenin bazı dezavantajlarına sahip değildir. İnşaa malzemesi olarak kullanılan çeliğin belli mekanik ve işleme özelliklerine ve iyi kaynak özelliklerine sahip olabilmesi için düşük miktarda karbon ihtiva etmesi gerekmektedir. Çelikten imal edilmiş tekneler aynı ebatlardaki CTP ve ahşap teknelere göre daha ağırdır. İnşaa aşamasında ortaya çıkan kaynak gazları ekolojik dengeyi bozmaktadır ve ağırlığı sebebiyle seyir sırasında daha fazla enerji harcamaktadır. Alüminyum malzemesi çeliğe göre daha avantajlıdır, daha az bakıma ihtiyaç duyar, daha hafif olduğu için seyir sırasında daha az enerji harcamaktadır. Üretiminde, geri dönüştürülmüş alüminyumların hammadde olarak kullanılması, doğal kaynak kullanımı açısından avantajlı olsa da bu aşamada su tüketimi fazladır. (Alan, S., 2008) Malzeme kullanımı sadece deniz araçları gövde inşasında kullanılan malzemelerle sınırlı tutulmamalı tüm iç mekan ve donatı elemanlarında kullanılacak malzemelerin de uzun ömürlü, dayanıklı, fazla bakıma ihtiyaç duymayan, yerel kaynaklardan elde edilebilir, geri dönüşebilir ve yeniden kullanılabilir özellikte seçilmesi gerekmektedir. 2.2. Yaşam Döngüsü Tasarımı Yaşam döngüsü tasarımı yapım öncesi, yapım sırası ve yapım sonrası ilkelerinden oluşmaktadır. Tayfun G. ve Balanlı A.’ya (2005) göre “yapı ürünlerinin hammaddelerinin edinimi, üretimi, yapıya uygulanması, kullanılması ve ürünün kullanımının sona ermesi ile geri dönüşümü ya da yok edilmesi gibi süreçleri içine alan bir döngü oluşarak olası çevre etkilerinin değerlendirilmesi; Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi ( YDD-LCA Life Cycle Assessment) olarak tanımlanmaktadır. YDD’nin ilkesi; ürünlerin çevreye olan zararlı etkilerini belirlemek ve azaltmak, ekolojik çevreye en az düzeyde zarar veren ürünlerin seçilmesini sağlamaktır.” 2.2.1. Yapım Öncesi Hammaddenin çıkarılması, işlenmesi, üretim ve gerekli yere ulaştırılması aşamaları enerji, iş gücü ve para tüketilmesi gerektiren bir süreçtir ve üretim aşamasında hava emisyonları, sıvı ve katı atık oluşmaktadır. Bu aşamada hem hangi malzemenin seçildiği hem de seçilen malzemenin yerel olup olmadığı önemlidir. Yerel ürünlerin seçimi hem daha ekonomik olacaktır hem de taşınma aşamasında daha az enerji tüketilmesine yol açacaktır. (Dilaver, D., 2005) Örneğin Alan, S.’nin hazırladığı alüminyum raporuna göre (2008) “yurt içinde birincil hammadde kaynağı olan Seydişehir Alüminyum Tesisleri’ne yaklaşık 18 yıl önce kararı alınan kapasite artırımı ve modernizasyon yatırımının yapılmaması nedeniyle sektör hammadde temininde büyük ölçüde dışa bağımlı bir yapı sergilemektedir. Hammadde ihtiyacının %70-75’lik bölümünü ithal eden sektör, Seydişehir Alüminyum Tesisleri için yatırım beklemektedir”. Yerel kaynakların kullanımı yönünde ciddi çalışmalar yapılması gerekmektedir. 2.2.2. Yapım Dönemi Yapım dönemi süreci imalat aşamasında başlar ve kullanım sürecini kapsamaktadır. Bu süreç içerisinde tersane planlaması ve üretimde çalışanların sağlık ve güvenliği de önem arz etmektedir. Üretim malzemelerinin hem bünyesinde ihtiva ettiği hem de yapılan işlemler (kaynak, yapıştırma, boya, vernik, temizlik, vs) sırasında ortaya çıkan toksik maddeler hem üretim aşamasında çalışan insanları hem de kullanıcıyı tehdit etmektedir. Mümkün olduğu ölçüde toksik olmayan maddeler kullanılmalıdır. Kaynak kaybının önlenebilmesi için iyi bir atık yönetimi planı oluşturulmalı ve bu atıklardan yeni kaynaklar elde edilebilmesinin yöntemleri araştırılmalıdır. Genel olarak yapı endüstrisi toz, gürültü, hava, su ve zehirli madde kirliliği yaratmakta ve zehirli gaz emisyonlarına sebep olmaktadır. Bu kirliliğe neden olan faaliyetler ortaya konmalı ve gereken önlemler alınmalıdır. (Terzi, S., 2009) Tersanede kirliliğin karakterini belirlemek ve çevresel etkilerini değerlendirmek için hammaddeler, yardımcı maddeler, doğal kaynaklar (su, hava gibi), enerji (elektrik, gaz gibi) gibi üretim girdileri kriterleri kullanılır. Bu kriterler ışığında tersane için temel bir çevre politikası oluşturulur. Atık yönetimi ile ilgili gelişmiş pek çok ülkede uygulanan program ve modeller bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi İngiltere’de özellikle tersanelerde uygulanan, yüzey hazırlama (boyama, raspa, vb) ve temizleme

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=